27 Kasım 2012 Salı

İşveren Hakaret Ediyorsa Sözleşme Fesih Edilebilir mi?

Soru : Merhaba çalıştığım yerde sigortam aldığım maaş üstünden yatırılmıyor. Servisim yok; yol parası alamıyorum. Mesailerimi maaş bölü 225 saat üstünden alamıyorum ve 3 defa ücretsiz izne çıkarıldım. Patronumuz iş kanundaki 24. maddeyi defalarca çiğnemiştir. çalışanlara karşı ağır söz ve hakaretleri sürekli kullanıyor. Maaşımı geç alıyorum. Baskı altında imzalar attırmaya kalkıyorlar. Bu sebeplerden dolayı ben pazartesi günü işi bırakmak istiyorum. 9 yıl 2 aydır bu iş yerinde hizmet veriyorum. İşten ayrılırsam kıdem tazminatımı alabilir miyim ? İzlemem gereken yol nedir? noterden bıraktığıma dair ihbarname çekmeli miyim? Mahkemeye versem tazminatımı kazanma şansım nedir? Pazartesi itibari ile izlemem gereken yol nedir? Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim. Yardımcı olursanız çok sevinirim…
Cevap : Merhaba,İş Kanunumuza göre Fesih bildirimi bozucu yenilik doğuran, hemen veya belirli süre geçmesi ile iş sözleşmesini sona erdiren, karşı tarafa yöneltilmesi gerekli tek taraflı bir irade beyanıdır. Bu nedenle fesih bildiriminin karşı tarafa varması yeterli olup onun kabulüne ve öğrenmesine bağlı değildir. Önelsiz fesih bildirimiyle yapılan derhal fesihler, hem belirsiz süreli hem de belirli süreli iş sözleşmelerinde yapılabilir. Yeter ki taraflar  haklı bir sebebe dayanmış olsunlar.

Kanunda bu haklı sebepler:
Sağlık sebepleri,
Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri ve
Zorlayıcı sebepler olarak sayılmıştır. İhbar fesih beyanı olduğu için karşı tarafa bildirilmesi yeterli olup onun kabulüne bağlı değildir. Bildirimin yazılı olarak yapılması yeterlidir.

İşçi açısından fesih’in şekli
Fesih bildirimi Noterden ihtarname ile yapılmalı
 İş kanunun ilgili maddesindeki feshi gerektiren bentler yazılmalı
 Fesih sebebinin açık ve kesin bir şekilde belirtilmeli,
 Feshin şekli belirtilmeli(derhal veya ihbar önelli)

Sizin durumunuzda İş Kanunun 24. Maddesindeki aşağıdaki hallerin oluştuğunu bildirmiş siniz:
 II. Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
 b) İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa.
 c) İşveren işçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada bulunur veya gözdağı verirse yahut işçiyi veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirir, kışkırtır, sürükler yahut işçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç işlerse yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnad veya ithamlarda bulunursa.
 e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse,

Yukarıdaki açıklamalar ışığında İşçi belirtilen durumlardan biri ile iş sözleşmesini feshederse kıdem tazminatına almaya hak kazanacaktır.

26 Kasım 2012 Pazartesi

Özürlü Çalıştırma Zorunluluğu

Özürlü Çalıştırma Zorunluluğu ve Avantajları

 Özürlü Kimdir?

Doğuştan ya da sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişilerden çalışma gücünün en az % 40 ’ ın dan yoksun olduğu sağlık kurulu raporu ile belgelenenlerdir.

Özürlüler İçin Anayasamız Ne diyor?

Türkiye Cumhuriyeti Anayasamızın 48. maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.”;

Anayasa’nın 50. maddesinde “Küçükler ve kadınlar ile bedeni ve ruhi yetersizliği olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.”;

Anayasa’nın 61. maddesinde ise “Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.” denilmiştir.

Kimler Özürlü Çalıştırmak Zorundadır?

Özürlü istihdamına ilişkin yasal düzenlemeler 4857 sayılı iş kanunumuzun 30. maddesinde yapılmıştır.

İşverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç özürlü, kamu işyerlerinde ise yüzde dört özürlü ve yüzde iki eski hükümlü işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler. Aynı il sınırları içinde birden fazla iş yeri bulunan işverenin bu kapsamda çalıştırmakla yükümlü olduğu işçi sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır.

Bu kapsamda çalıştırılacak işçi sayısının tespitinde belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür. Oranın hesaplanmasında yarıma kadar kesirler dikkate alınmaz, yarım ve daha fazla olanlar tama dönüştürülür. İş yerinin işçisi iken sakatlananlara öncelik tanınır.

İşverenler çalıştırmakla yükümlü oldukları işçileri Türkiye İş Kurumu aracılığı ile sağlarlar. Yer altı ve su altı işlerinde özürlü işçi çalıştırılamaz ve yukarıdaki hükümler uyarınca işyerlerindeki işçi sayısının tespitinde yer altı ve su altı işlerinde çalışanlar hesaba katılmaz.

Bir iş yerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan işçiler eski iş yerlerinde tekrar işe alınmalarını istedikleri takdirde, işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak zorundadır. Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye altı aylık ücret tutarında tazminat öder.

Özürlü çalıştırmaya devlet teşviki var mıdır?

Özel sektör işverenlerince bu madde kapsamında çalıştırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tabi özürlü sigortalılar ile 5378 sayılı özürlüler ve bazı kanun ve kanun hükmünde Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen korumalı iş yerlerinde çalıştırılan özürlü sigortalıların, aynı Kanunun 72 inci ve 73 üncü maddelerinde sayılan ve 78 inci maddesiyle belirlenen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin tamamı, kontenjan fazlası özürlü çalıştıran, yükümlü olmadıkları halde özürlü çalıştıran işverenlerin bu şekilde çalıştırdıkları her bir özürlü için prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin yüzde ellisi Hazinece karşılanır.

İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesinin şartları nelerdir?

İşverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili
Aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi ve
 Sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarın ödenmiş olması şarttır.

Bu fıkraya göre işveren tarafından ödenmesi gereken primlerin geç ödenmesi halinde, Hazinece Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılacak ödemenin gecikmesinden kaynaklanan gecikme zammı, işverenden tahsil edilir. Hazinece karşılanan prim tutarları gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz.

Özürlü Teşvikinden Faydalanmak için Nereye Müracaat Edilmeli?

Bu teşviklerden yararlanmak için İş Kurumuna onaylatılacak özürlü çalıştırma formu ile ilgili SGK müdürlüğüne başvurulması gerekmektedir. Özürlü çalışanların durumlarında değişiklik olduğunda, herhangi bir değişiklik olmaması halinde her yılın Ocak ayında söz konusu belgenin kuruma tekrar verilmesi gerekmektedir. Bu uygulama ile sağlanan sigorta prim teşviği, işsizlik sigortası primlerini kapsamamaktadır.

Özürlü Çalıştırması gerektiği Halde Çalıştırmayanlara ne Ceza Verilir?

Özürlü çalıştırması gerektiği halde çalıştırmayanlara verilecek cezayı iş kanunumuzun 101. maddesi şöyle tanımlamıştır.

“Bu Kanunun 30 uncu maddesindeki hükümlere aykırı olarak özürlü ve eski hükümlü çalıştırmayan işveren veya işveren vekiline çalıştırmadığı her özürlü ve eski hükümlü ve çalıştırmadığı her ay için bin yedi yüz Türk Lirası idari para cezası verilir. Kamu kuruluşları da bu para cezasından hiçbir şekilde muaf tutulamaz”

Özürlü Çalıştırmayana Cezayı Kim Keser?

İdari para cezası 4857 sayılı iş kanunumuzun 108. maddesi gereğince Türkiye İş Kurumu İl Müdürlükleri tarafından verilmektedir.

Yönetmelik uyarınca idari para cezası kesilebilmesi için İş Kurumunun, işverene bildirim yaptığı tarihten itibaren 10 gün içinde veya bildirim yapılmadığı takdirde işçilerin gönderiliş tarihinden itibaren 30 gün içinde özürlü açığının kapatılması için işverene son olarak kayıtlı özürlülerin meslek ve öğrenim durumlarını içeren listelerin gönderilerek işyerindeki açık kontenjanların bu listelerden veya gönderilenlerden karşılanmasını istemesi gerekmektedir. İşveren, bu şekilde gönderilenler ve/veya listelerde yer alanlar arasından seçimlerini yaparak gönderim veya listelerin bildirim tarihinden itibaren 15 gün içerisinde açık kontenjanlarını kapatmak zorundadır. Kapatmazsa idari para cezası uygulanacaktır.

Özürlü Çalıştıracaklar Personeli Nasıl Temin Edecekler?

Özürlü çalıştırmakla yükümlü olan işverenler, çalıştıracakları özürlüleri İş Kurumu aracılığı ile sağlayacaklardır. Kurum aracılığı olmaksızın istihdam edilen özürlülerin 15 gün içinde tescillerinin yapılması gerekmekte, kurum tarafından tescili yapılmayan işçiler, özürlü istihdamı kapsamında değerlendirilmemektedir.

Özürlü istihdamı yükümlüğü bulunan işverenler, yükümlülüğün doğmasından itibaren 5 iş günü içinde kurumdan eleman talebinde bulunurlar. Kurum tarafından talep tarihinden itibaren en geç 10 gün içinde uygun adaylar işverene yönlendirilir. İşverenler en geç 15 gün içinde kurum tarafından yönlendirilen veya kurum kayıtlarından veya kendi olanakları ile ulaşacağı özürlüleri istihdam ederek yükümlülüklerini yerine getireceklerdir. Özürlü çalıştırılması yükümlülüğünün, bu yükümlülüğün doğmasından itibaren en geç 30 gün içinde yerine getirilmesi gerekmektedir.

Özürlülere Sağlanan Devlet Destekleri Nelerdir?

1-Gelir Vergisi İndirimi; Özürlü hizmet erbabı ile bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan hizmet erbabı, Özürlü serbest meslek erbabı ile bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan serbest meslek erbabı,

Basit usulde vergilendirilenlerden, tüccar ve ücretli durumuna girmeksizin, imalat, tamirat ve küçük sanat işleri ile uğraşan, (ilk madde ve yardımcı malzeme müşteriye ait olarak faaliyet gösteren terzi, tamirci, marangoz gibi) özürlüler yararlanmaktadırlar.

Çalışan Özürlülerin Gelir Vergisi İndiriminden Yararlanabilmeleri İçin Yapacakları İşlemler Nelerdir?

Gelir vergisi indiriminden yararlanmak isteyen özürlü hizmet erbabı, nüfus kağıdının örneği ve çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge ile birlikte illerde Defterdarlık Gelir Müdürlüğüne, bağımsız Vergi Dairesi bulunan ilçelerde Vergi Dairesi Müdürlüğüne, diğer ilçelerde Mal Müdürlüğüne bir dilekçe ile başvuracaktır.

2-Konutta Vergi Muafiyeti; 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 8 inci maddesi gereği 200 metrekareden küçük tek konutu olan özürlüler emlak vergisinden muaftır.

3- Gümrük Vergisinden Muaf İthalat yapma; Özürlülerin eğitimi, çalışması veya fiziksel, ruhsal ve sosyal gelişimlerine yönelik ithal edilen ve Kararnamede sayılan eşyalar gümrük vergilerinden muaftır.

Bu eşyalar:
Görmeyenler ve kısmen görenler için eğitsel, bilimsel veya kültürel gelişimlerine yönelik olmak üzere özel surette imal edilmiş matbu yayınlar, kabartma baskılar ve kağıtları, braille kağıdı, beyaz bastonlar, yazı ve kelime işlem makineleri, konuşan kitaplar, kasetçalarlar, büyütücü televizyon ekranları, elektronik yer saptayıcı ve engel detektörü, saatler ve diğer parçalar vb.
Ortopedik cihazlar (motorlu veya motorsuz koltuklar, bisiklet, motosiklet, koltuk değnekleri, protez organlar vb.)
İşitme özürlülerin işitmesini kolaylaştırmaya mahsus cihazlar.
Vücut kusur veya noksanlığını gidermek amacıyla üstte veya elde taşınan veya vücudun içine yerleştirilen diğer cihazlar.
Eğlence merkezleri için özel oyun ekipmanları gibi eşyalardır.

Özel olarak malûl ve özürlülerin kullanımına mahsus olan ve eşya ile birlikte getirilen parça, yedek parça ve standart aksesuarlara veya bu eşyanın bakım, kontrol, ayarlama ya da tamiri için gerekli olan aletler de muafiyet kapsamındadır. Söz konusu parça, yedek parça ve aksesuarlar ile sair aletlerin eşyanın ithalinden sonra getirilmesi halinde muafiyetin uygulanması için bunların muafen ithal edilen eşya ile ilgili olduklarının tevsik edilmesi gerekir. Bu eşyaların muafen ithaline ilişkin talepler, doğrudan eşyanın getirildiği Gümrük İdaresine yapılır. Gümrük İdaresi’nce eşyanın Kararname kapsamında ve kararnamede sayılan eşya olması halinde ithaline izin verilir

4-ÖTV Muafiyeti; Sakatlık derecesinin %90 ve üzerinde olduğu, “Özürlülere Verilecek Sağlık Raporları Hakkında Yönetmelik” uyarınca Sağlık Bakanlığının belirlediği sağlık kuruluşlarından (tam teşekküllü Devlet Hastanesi) alınacak rapor ile belgelendirilmesi şartıyla, araç alımında engelliler tarafından ÖTV ödemeden satın alınması veya ithal edilmesi imkân dâhilindedir. Bu şekilde yurt içinden taşıt aracı iktisap edecek veya ithal edecek olanların motorlu taşıt kullanma ve ehliyet alma imkânları olmadığı için bunlar adına alınan taşıtlar başkaları tarafından kullanılacaktır. Bu kişilerde, Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak Haller Hakkında Karar ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde tanımlandığı üzere, araç sahibinin üçüncü dereceye kadar kan ve sihri hısımlarından birisi veya noterce düzenlenmiş iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü olacaktır. Araç ithal etmek için Ankara Nakli hane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğüne başvurulması gerekmektedir.

Malul veya özürlüler tarafından iktisap edilen veya ithal edilen taşıtlar genel KDV oranına tabidir.

5-Özel Eğitim Desteği; Özel eğitime ihtiyacı olduğu “Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu” tarafından tespit edilen tüm özürlü bireylerin yararlandığı özel eğitim hizmetlerine ilişkin ödemenin Bütçe Uygulama Talimatı ile belirlenen kısmı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından karşılanmaktadır. Bu miktar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından özel eğitim hizmeti veren kuruma ödenmektedir.

6-Ücretsiz seyahat desteği;  özürlüleri şehir içi otobüs, vapur, su. vb. hizmetlerinden ücretsiz veya indirimli faydalandırmaktadır. Belediyelerin indirimli veya ücretsiz hizmetlerinden faydalanmak üzere belediyenin ilgili birimine müracaat etmek gerekmektedir. %40 ve üzeri olan özürlü yolcunun sadece kendisi, özür oranı %50 ve üzeri olan ağır özürlü yolcunun kendisi ve varsa beraberindeki refakatçisi ana hat yolcu trenlerinde %50 indirimli olarak seyahat edeceklerdir. Türk Hava Yolları, yüzde 40 ve üzeri oranda özürlü olan yolculara, uygulanabilir ücretler üzerinden tüm iç ve dış hatlarda yüzde 25 indirim sağlamaktadır. Müze, Ören yeri, milli Parklar özürlülere ücretsizdir.

7-Ayni Ve Nakdi Yardımlar; Muhtaç durumda olup, herhangi bir sosyal güvenliği olmayan kişiler; İl veya ilçedeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına başvuruda bulunarak, ayni ve nakdi yardımlardan yararlanabilirler. Ayrıca, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ‘ nce muhtaç durumdaki ailelerin çocuklarının bakımına destek için ayni ve nakdi yardımlar yapılmaktadır. Muhtaç olup, özürlü çocuğunun bakımında güçlükler yaşayan aileler bu yardımdan yararlanmak için İllerinde bulunan İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne müracaat edebilirler.

8-Meslek edindirme ve iş kurma destekleri; Özürlüler İş ve İşçi Bulma Kurumu şube ya da bürolarına müracaat edip, düzenlenen meslek edindirme kurslarından ücretsiz yararlanabilirler. 4382 sayılı yasa ile İş ve İşçi Bulma Kurumu tarafından mesleki eğitim, mesleki rehabilitasyon alan özürlülere kendi işini kurma ve bu gibi projeler için maddi destek sağlanmaktadır.

Özürlü istihdamındaki Çalıştırılacak Sayısının Hesaplanması Örnekleri

İşyerindeki toplam işçi sayısı 54 olan işçinin çalıştırması gereken özürlü işçi sayısı kaçtır?
İstihdamı zorunlu özürlü işçi sayısı toplam işçi sayısı 0,03 ile çarpılarak bulunmaktadır.
 Buna göre;
 54*0,03=1,62 olduğundan ve yarım ve yukarı kesirler tama yuvarlandığından, bu işyeri için 2 özürlü istihdamı zorunludur.

İstanbul İli Sınırları Dahilindeki İş Yeri Merkezinde 52, Şubede 75 İşçi Çalıştıran İşveren Kaç Özürlüyü İstihdam Etmekle Yükümlüdür?
Toplam işçi sayısının bulunmasında aynı il bazındaki iş yerlerinde çalışan işçiler toplanmaktadır.
 Buna göre;
 52+75*0,03=3,81 olacağından, istihdamı zorunlu özürlü işçi sayısı 4 olacaktır.
Zorunlu özürlü istihdamına ilişkin işçi sayıları il bazında ele alınmaktadır. Farklı illerdeki işçi sayıları ayrı ayrı hesaplamaya tabi tutulacaktır.
 Buna göre;
 İstanbul Merkezde 49
 Ankara Şubede 45 çalışan olduğunda farklı iller sınırında olduğu için merkezde de şubede özürlü çalıştırma zorunda değildir.

25 Kasım 2012 Pazar

Türkiye’de emekliye ayrıldıktan sonra yurtdışına çalışmaya gidenin aylığı

Türkiye’de emekliye ayrıldıktan sonra yurtdışına çalışmaya gidenin aylığı kesilmez

 SGK, Türkiye’de hiç yurtdışı borçlanması yapmadan normal yollarla emekli olanların, yurtdışına gidip iş bulmaları veya iş kurmaları halinde emekli aylıkları kesip, bir de ödediklerini faiziyle istemeye başlamış… Ancak yapılan yasal değil…

 Ali bey, 1992 yılında Türkiye’de emekli oldum. Sonra yurtdışına gidip Belçika’da bazen işçi olarak bazen de iş sahibi olarak çalıştım. Şimdi SGK’dan yazı geldi ve benden zamanaşımını dikkate alarak 2002 yılından beridir ödedikleri emekli aylıklarını faiziyle birlikte geri istedikleri gibi emekli aylığımı da kestiler. Sağlık sorunlarım da var ve doktora gidemiyorum, cebimde para yok. Ne yapacağımı şaşırdım. Bana ne tavsiye edersiniz. İsmi Saklı


SSK’dan emekli olup da yurtdışında iş bulanların emekli aylıklarının kesilmesiyle ilgili şikâyetlerde son zamanlarda büyük bir artış oldu. Üstelik ödenen emekli aylıkları da faiziyle birlikte geri isteniyormuş. Biraz araştırınca, işin altından SGK’ya devredilen SSK’nın ‘garabet’ uygulamalarından biri çıktı. Konuyu araştırmak üzere mevzuata baktığımda, bu çerçevede yapılan bir düzenlemeye rastlamadım. Hali hazırda SSK’nın, eski 506 sayılı Kanunu’na göre emekli birisinin yurtdışında işçi olması sebebiyle aylığının kesileceğine dair açık bir hüküm yok. Ancak, 1.10.2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’da var ama O’da ilk defa 1.10.2008 gününden sonra işe girip de ilerde 65 yaşına gelince emekli olacak çocuklarımızı ilgilendiriyor.

 ***SGK BEN UYDURDUM DİYOR

Peki o halde SSK, yabancı ülkede çalışmaya başlayan emeklilerin aylıklarını neye dayanarak kesiyor? Kesenlere sordum, cevapları şöyle; Türkiye ile arasında sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelerdeki çalışmalar sanki Türkiye’de geçmiş gibi değerlendiriliyor ve emeklilerin aylığı yasadışı şekilde kesiliyor. Benim tavsiyem dava açın ve davanızda da aşağıda vereceğim Yargıtay kararını emsal gösterin.



***Örnek Yargıtay Kararı

Yargıtay, emekli maaşının devamına karar verdi 

Bu konuda Yargıtay’dan çalışan lehine çıkmış hüküm de var. Daha önce dava edilen SSK, mahkemeyi kaybetmiş. İşte, Yargıtay 21’inci Hukuk Dairesi’nden SGK’daki ‘işbilir’lere ders niteliğinde bir karar örneği:

* YAŞLILIK AYLIĞININ KESİLMESİ

* YURTDIŞINDA ÇALIŞMA

Özet: 506 sayılı yasanın 60 ve devamı maddeleri gereğince, kendisine maaş bağlanan sigortalının, yurtdışında çalışmaya başlaması durumunda, yaşlılık aylığının kesilmesi gerekmez.  (506 s. SSK. m. 60/A-c, 63/A)

KARAR:

"…Davacıya Türkiye’deki çalışmaların göz önünde tutularak 1.6.1987 tarihinden itibaren aylık bağlandığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, yurtdışındaki çalışmalar değerlendirmeye alınmaksızın salt Türkiye’deki çalışmalar göz önünde tutularak 506 sayılı yasanın 60 ve ardından gelen maddeleri gereğince sigortalıya maaş bağlandıktan sonra sigortalının yurtdışında çalışmaya başlaması durumunda yaşlılık aylığının kesilip kesilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Davacının 506 sayılı yasaya tabi olarak çalıştığı prim ödeme gün sayısının 7800 gün, sigortalılık başlangıcının da 25.8.1952 tarihi olduğu göz önünde tutularak SSK’nın 60/A-c maddesi gereğince yaşlılık aylığı bağlandığı, dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan, Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 63-A maddesine göre, bu kanuna göre, yaşlılık aylığı almakta iken, sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilir. Madde ile; Türkiye’de 506 sayılı yasaya tabi sigortalı olarak çalışanların amaçlandığı açıktır. Başka bir anlatımla, yurtdışındaki çalışmaların, 506 sayılı yasaya tabi sigortalı olarak değerlendirilmesine olanağı olmadığı ortadadır. Nitekim bu yön aynı maddenin (B) bendinde, sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanların yazılı talepte bulunmaları halinde yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam olunacağı, ancak bunlardan % 24 (Ekim 1999 itibarıyla yüzde 30’a çıkarıldı- AT) oranında sosyal güvenlik destek priminin kesileceği, bu primin 1/4’ü sigortalı hissesi 3/4 işveren hissesi olduğu açıkça vurgulanmıştır. Kuşkusuz sosyal güvenlik destek primini kesecek işverenin Türk işveren olduğu açık seçiktir. Bundan başka, Türkiye ile Federal Almanya arasında imzalanan sosyal güvenlik anlaşmasında da, yaşlılık aylığının kesileceğine ilişkin bir düzenlemenin de mevcut olmadığı da söz götürmez.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır."

Stajyer Ücretleri Ne Kadar ?

Stajyer Ücretleri Ne Kadar Olmalı ?
 Stajyer öğrencilere ne kadar ücret vereceğiz? SSK ya bildirecek miyiz? Gelir Vergisi ve Damga Vergisi ödeyecek miyiz? Tüm bu sorular sürekli karşılaştığımız sorular olduğu için bu yazımızda bu konuyu ayrıntıları ile anlatacağım.

Bu soruların cevabını ikiye ayırmak gerekiyor.
 3308 sayılı yasaya tabi olarak staj yapan Mesleki ve Teknik Okul Stajyerleri,
Yüksek okul ve Üniversitelerde okuyan öğrencilerin mecburi okul stajları.

Hatta buna  üçüncü maddede de 3568 e göre staj yapanların durumunuda ekleyerek bakmakta  fayda var diye düşünüyorum.

Mesleki ve Teknik Eğitim Okul ve Kurumu Öğrencilerinin Durumu:

3308 sayılı Meslek Eğitimi Kanununa göre “Yirmi ve daha fazla personel çalıştıran işletmelerin, çalıştırdıkları personel sayısının yüzde beşinden az, yüzde onundan fazla olmamak üzere, mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumu öğrencilerine beceri eğitimi yaptırması zorunludur.”

İşverenlerce, bu ortaokul ve lise öğrencilerine Yaşlarına uygun olan Asgari ücretin %30 undan az olmamak üzere Ücret ödenmek zorundadır. Bu ücretler ile ilgili işverenin SSK pirimi, Vergi ve Damga Vergisi ödeme zorunluluğu yoktur. (Asgari ücreti aşan ödemeler Gelir Vergisi ve Damga Vergisine tabidir)

Okul bu öğrencileri staj yaptıkları süre boyunca İş kazaları ve meslek hastalıkları ile hastalık sigortası yönünden sigortalı yapar. Öğrenciler gelecek iş hayatlarında da bu sigorta numaralarını kullanırlar. Ancak,  Bu süre zarfında malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları yönünden herhangi bir prim ödenmediğinden, gelecekte emeklilik ile ilgili hesaplamada bu süreler dikkate alınmayacaktır. Öğrencinin eğitimi sırasında işyerinin kusuru halinde meydana gelecek iş kazaları ve meslek hastalıklarından işveren sorumludur.

İşverenin dikkat etmesi gerekenler: Okuldan staj ile ilgili gerekli evrakları alarak öğrenciye özlük dosyası açması, Öğrencinin çalıştığı günleri puantaj kayıtlarında göstermesi, Asgari ücretin %30 undan az olmamak üzere Ücret Bordrosu düzenleyerek imzalatması, Çalıştırma süresinin staj süresini aşmamasına özen göstermesi gerekecektir.

Yüksek Okul ve Üniversite Öğrencilerinin Durumu:

Bir öğrencinin stajyer sayılabilmesi için, eğitim yaptığı kurumun statüsünde mecburî staj şartı bulunması ve okul tarafından bir iş yerine uygulamalı eğitimini yapmak üzere belirli bir süre ile gönderilmesi gerekmektedir.

Bu öğrenciler 4857 sayılı iş kanunu, 506 sayılı SSK kanunu ve 3308 sayılı meslek eğitimi kanunu hükümlerine tabi olmadıklarından, İşverenin bu öğrenciler için ücret ödeme ve SSK pirimi hesaplama ve SSK ya bildirme zorunluluğu da yoktur.

Ancak Bu öğrencilere ücret ödenmesi halinde bu ücretler, Gelir Vergisi Kanunu madde 23 de, Gelir Vergisinden istisna edilen ücretlerin içinde yer almadığından Gelir vergisi ve Damga Vergisine tabi olacaktır.

İşverenin dikkat etmesi gerekenler: Okuldan Staj ile ilgili evrakların alınarak öğrenciye özlük dosyası açılması. Öğrencinin çalıştığı günlerin puantaj kayıtlarında gösterilmesi, Ücret ödenmesi halinde Ücret Bordrosu düzenlenerek imzalatılması. Ve en önemlisi okul staj süresinin bir gün dahi dışına çıkılmaması. Aksi takdirde Sigortasız işçi çalıştırmış durumuna düşülmesi ve cezai yaptırımla karşılaşılması kaçınılmazdır.

SMMM lik Stajını Yapanların Durumu:

En vahim durumda 3568 sayılı yasaya göre SMMM lik stajını yapanların durumudur. Zorlu Staja başlama sınavını verenlerden, 4 yıllık üniversite mezunu olanların 2 yıl, 2 yıllık yüksek okul mezunu olanların 4 yıl ve Ticaret Lisesi Mezunu olanların 6 yıl olan staj süreleri boyunca SSK, Gelir Vergisi ve Damga Vergisi ödeyerek, hiçbir istisna uygulanmadan staj yapmaya çalışmaları ve Staj bitirme sınavını vermeleri gerekmektedir.

İşverenin dikkat etmesi gerekenler: 4857 sayılı iş kanununa göre işverenin yerine getirmesi gereken tüm yükümlülüklere dikkat etmek zorundadır.

Bu tür stajerler okul tarafından gönderilen olmadığı için maaş olarak asgari ücretin 1/3 ünü ödeyeceksiniz fakat asgari ücret üzerinden sigorta ödeyeceksiniz veya bu stajerliği uygulamayıp personel gibi maaş ödüyorsanız ödediğiniz maaş üzerinden sigorta primlerini yatıracaksınız.

24 Kasım 2012 Cumartesi

KEY’de alacakları olanlar

KEY’de alacaklarınız için 31.12.2012’ye kadar yeni dilekçe vermeniz gerekiyor. Israrlı KEY’zede yazılarımızdan sonra Hükümet nihayet parasını alamayan 4,2 milyon KEY’zede için yeni bir süreç daha başlattı ama paranızı alabilmek için 31.12.2012 gününe kadar dilekçe vermeniz gerekiyor… En son 6 Ekim 2011 günü bu köşeden “KEY’i unutturmaya çalışıyorlar” demiştik ama etkili olmuş hatırladılar ve 2 Kasım 2011 günü yeni bir düzenleme yaptılar…

23 Kasım 2012 Cuma

SSK, BAĞ-KUR ve T.C. Emekli Sandığı'na göre Emekli Aylığı Nasıl Hesaplanır ?

SSK'dan ve T.C. Emekli Sandığı'ndan sonra Türkiye'de ilk defa Bağ-Kur'dan emekli olacaklar için de emekli aylığı hesaplama modülü devreye girmiştir. Üye olup ücretini ödeyerek sol taraftaki menüden istenilenleri girip emekli aylıklarını öğrenebilirsiniz.

22 Kasım 2012 Perşembe

Çalışan Emeklinin Destek Primi Kimden Kesilir?

Çalışan Emeklinin Destek Primi Kimden Kesilir?
Soru: 2000 yılında emekli oldum. İlk kez bu yıl Ekim ayında bir kolejde öğretmenliğe başladım. Şimdi destek primi emekli maaşımdan mı kesilecek işverenden mi? R.ÇAĞLA

Cevap: Sizin gibi 2008 öncesi sigortalı olanların 4/1-(a) sigortalılığı (SSK) kapsamında çalışmaya başlayanların prime esas kazançları üzerinden % 30 oranına kısa vadeli sigorta kolları prim oranı eklenmek suretiyle sosyal güvenlik destek primi uygulanır. % 30 oranının dörtte biri sigortalı, dörtte üçü işveren hissesidir. Bu kapsamda sayılan kişilerden sosyal güvenlik destek primine tabi olanların prim ödeme yükümlüsü bunların işverenleridir. Sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışan sigortalının iş kazası geçirmesi veya meslek hastalığına tutulması halinde, bu sigorta kollarından gerekli yardımlar yapılır. Emeklilerin bağımsız çalışan olarak 4/1-(b) sigortalılığı (Bağ-Kur) kapsamında çalışmaya başlaması halinde ise maaşlarından yüzde 15 kesinti yapılır. Siz hizmet akdine tabi çalışan olduğunuz için emekli maaşınızdan kesinti yapılmayacak.


Soru: 2008 yılından önce emekli olanlar çalışırken emekli maaşlarını da alabiliyorlarmış diye duydum. Ben de 1998 yılından beri vefat eden SSK’lı babamdan engelim nedeniyle yetim maaşı alıyorum. SSK’lı olarak çalışmaya başlarsam yetim maaşım kesilir mi? Yoksa çalışırken yetim maaşını almaya devam eder miyim? B.AKSAZ

Cevap: 01.05.2008 tarihinden sonra sigortalılığa başlayanlar emekli olduklarında yeniden çalışmaya başlarlarsa aylıkları kesilecek. 01.05.2008’den önce sigortalılığa başlamış olanlar ise emekli olduktan sonra da destek primi ödeyerek çalışabiliyorlar. Fakat siz emekli aylığı alan konumunda değilsiniz, yetim aylığı alıyorsunuz. SSK sigortalılığından bağlanan yetim aylığı çalışmaya başlama halinde yasal düzenleme doğrultusunda kesiliyor.


Soru: 01.05.1967 doğumlu kadın sigortalıyım. 1989-1993 yılları arasında 1065 gün SSK’lı olarak, 1994-2011 yılları arasında da mecburi Bağ-Kur’lu olarak çalıştım. Toplam 17 yıl 1 ay ve en son 14.basamaktan Bağ-Kur primim var. 01.06.2011’den beri aynı zamanda SSK sigortalısıyım.  SSK’ya geçmiş olmam benim için daha mı avantajlı? SSK şartlarına göre ne zaman emekli olabilirim? G. MUTLU

Cevap: Sizin hizmet geçmişinize göre SSK veya Bağ-Kur’dan emekli olmak arasında 180 TL kadar önemli bir fark olur. Zira günlerinizin çoğu 2000 yılından önce ve bu süredeki primlerin düşük basamaklı Bağ-Kur primi olsa bile taban göstergeden az sonuç vermeyeceğinden dolayı ortaya çıkan prim verimliliği nedeniyle bu fark doğar. SSK’lılıktan emeklilik bakımından gün şartını tamamlamışsınız. Yaş ve gün şartları sizi etkilemiyor ama SSK’lılıktan emekli olmak istiyorsanız 4/a sigortalılığı (SSK) kapsamındaki çalışmanızı 30.11.2014 tarihine kadar devam ettirmek zorundasınız. Buna karşın 01.05.2014’te 47 yaşını doldurup Bağ-Kur’luluktan emekli olabilirsiniz. Bağ-Kur’dan daha erken emekli olabilecek iseniz de meydana gelen 6 aylık kaybı 2 yıl 4 ay gibi bir sürede emekli maaşları arasındaki farktan telafi edebileceksiniz. Tercih sizin.

24 Ekim 2012 Çarşamba

Emeklilik yaşı 53’e çıkma kararı Başbakan’da

Sosyal Güvenlikte açıkların azaltılması için, 1.10.2008 günü yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun dördüncü yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk ÇELİK, tüm bakanlara iki toplantıda da sunum yaptı. Sunum sonrası da açıkların azaltılması için kademeli emeklilik yaşının 53’e veya 60’a çıkarılması gerektiği kararın da Başbakana ait olduğu sonucuyla toplantılar bitti….



Sosyal Güvenlik Reformu denilen bana göre DEFORM olan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 1.10.2008 günü yürürlüğe girdi. Bu ay reformun dördüncü yılıydı ve Bakanlar Kurulunda dört yılda neler olduğu sunum ile görüşüldü.



***AÇIKLAR DEVAM EDİYOR

2006 yılından beridir önce 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nı kapatıp yerine SGK’yı kurduk. Ardından, iptal süreçleri ile birlikte 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile daha geç emeklilik ve daha az emekli aylığı sistemini getirdik. Amaç Sosyal Güvenlik Sisteminin açıklarının Gayrisafi Milli Hasılanın yüzde 3 veya daha altına indirmekti. Şu anda açık GSYH’nın yüzde 4 ile 5’i arasında gidip gelmektedir. (Not: Girmeye çalıştığımız AB’de açıklar GSYH’nin yüzde 16 ortalamasında olup, İskandinav ülkelerinde de yüzde 19 seviyesindedir.) Anayasa’mıza göre de sosyal devletiz ve sosyal devletin en önemli göstergesi de sosyal güvenlik açıklarıdır. Açık ne kadar çoksa o kadar sosyal devlet oluruz.



***BAKAN SUNUM YAPTI

Sosyal Güvenlik Reformunun 4. yılında açıkların durumu konusunda Bakan Faruk Çelik tüm Bakanlar Kuruluna sunum yaptı ve açıkların halen aynı durduğu yerde devam ettiğini ve ileriki yıllarda da artış göstereceğini ifade etti. Bunun üzerine diğer Bakanlar’da açıkların nasıl düşürülebileceğini sorduklarında Bakan Çelik, halen 1999 ve 2002 yıllarında yapılan reformlarla 48 yaşlarında olanların emekli olduğunu bu yaşın 53’e çekilmesiyle açığın duracağını belirtti. Yani, halen, 44,45,46,47,48,49,50,51,52 yaşlarında emekli olmayı BEKLEYENLERİN emeklilik yaşının 53’e çıkarılmasını teklif etti. Diğer bakanlarda bu konuda çalışma yapılmasının yerinde olacağını ifade ettiler ama son söz Başbakan’da ve Başbakan daha bu konuda talimat vermedi. Bu arada emeklilik yaşının 53’e çıkarılmasının yanı sıra bir öneri daha geldi onu da yarın yazacağım.



***AÇIKLAR GEREKLİDİR ve FAKİRDEN FAKİRE PARA AKTARILMAKTADIR

Sosyal Güvenlik Kurumu, emekliye-dula-yetime aylık veren ve topluma da sağlık hizmeti sunan Kurumdur. Gelirleri de işverenlerden ve çalışanlardan alınan primdir. SGK açık verince genel bütçeden para aktarılmaktadır. Yani gelir yeniden dağıtılmakta, zenginden alıp fakire vermektedir. Aslında zenginden de alınmamaktadır. Mesela 225 milyar kadar olan 2010 yılı Bütçemizde zenginler (kurumlar vergisi olarak) sadece 21 milyar lira vergi vermişlerdir. Bütçeye dolaylı vergiler ve ücretlilerden alınan vergiler sebebiyle geniş halk yığınları yani fakirlerden vergi alınmaktadır. Fakirden alınan vergilerden bir kısmı yine SGK aracılığıyla fakirlere aktarılmaktadır.  İşte fakirden topladığımı vergileri yine fakirlere dağıtmayı  bile yasaklayacak zihniyete doğru gidiyoruz.



***AÇIK KONUSUNDA SAMİMİYET YOK

Sosyal Güvenlik sisteminde açık var ve bu iki şekilde giderilebilir ya işverenden daha çok prim alarak ya da emeklilere daha az para verip, daha geç emekli ederek. Reform!!! ile emeklilere daha az para verip, daha geç emekliliği seçtik ama aynı yasa ile getirilen teşviklerle işverenlerin ödedikleri primleri de yüzde 25 azalttık. Yani, fakirden zengine gelir aktardık. Şimdi samimiyet testine gelelim, madem açık vardı neden işverenlerin ödediği primleri yüzde 25 indirim yaptık. Hadi gelin cevabını verin.

Kaynak:alitezel.com

Emeklilik yaşının artırılması

Emeklilikte yaşla ilgili bir düzenlemenin gündemde olmadığını belirten Çalışma Bakanı Çelik, "Dedikodulara değil, gerçek bilgiye itibar edilmeli" dedi.
Emeklilik yaşının artırılacağına yönelik iddialar kamuoyunun gündeminde ön sıralarda yer alıyor.

CNBC-e'ye konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, bu konuda bir düzenlemenin söz konusu olmadığını belirtti.

Çelik şunları söyledi: "Çalışma Bakanlığı'nın bünyesinde hükümetin önünde kademelendirmeyi değiştirecek bir düzenlemenin olmadığını ifade ediyorum. Dedikodulara değil, gerçek bilgiye itibar edilmeli. Emeklilikte yaşla ilgili bir düzenleme yok. Sosyal taraflarla konuşulmaya bir konuyu 'yaptık-ettik' diye getirmeyiz.

Sosyal güvenlik reformunu çeşitli kriterler üzerine bina ettik. Bu kriterlerden biri yaştı. Bunlardan bir sapmanın doğru olacağı kanaatinde değiliz. Aksi takdirde reformu zedeleriz. 1999 yılında çıkan yasa çerçevesinde 2000 yılından sonra çalışmaya başlayanlar 60 yaşında emekli olacak, daha öncekiler kademeli olarak emekliliği hak ediyor. 2000 öncesinde çalışmaya başlayanların 49 yaşına kadar emekli olduğunu görüyoruz.

'Prim günümüzü doldurduk beklememiz gerekiyor, yaşı beklemeden iki yıl erken emekli edebilir misiniz' diyorlar. Emeklilik yaşı dünyada 60-65 iken, Türkiye'de 44-49 yaşta emekli olursanız, daha erken emekli olma talebi birey olarak haklı bulunabilir. Ama ülke sorumluluğunu taşıyorsanız sosyal güvenlik alanında popülist bir politika izlememeniz gerekiyor. Biz yaş bekleyenlerle ilgili düzenleme yaparsak torunların bu konuda 'ah' edeceğine inanıyoruz."

Mevcut sistemde, 8 Eylül 1999'dan önce, 8 Eylül 1999-30 Nisan 2008 arasında ve 30 Nisan 2008'den sonra hizmeti olanlar olmak üzere üç farklı emeklilik yaşı tespiti var. 30 Nisan 2008'den sonra sigortalı olanlar ile sigortalı olacaklarda yaş şartı kadınlarda 58, erkeklerde 60. Emeklilik yaşı 2035'ten sonra prim gün sayısını dolduracakları tarihe göre kademeli olarak artıyor ve 2048'den itibaren 65 yaşta eşitleniyor.

Genel Sağlık Sigortası Borç Ögrenme Ziraat Bankası

Gss yani Genel Sağlık Siğortası kapsamında ne kadar borç ödeyeceğinizi ögrenmek için  https://sgk.ziraatbank.com.tr/ adresine girip Sorgu Tipini GSS PRİM-13 olarak seçip gerekli alanları doldurup öğrenebilirsiniz.

Emekli maaşı zamları ve Asgari Ücret zamları belli oldu

Asgari ücretin 2013 yılı Ocak-Temmuz aylarında yüzde 3 oranında, SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarının ise yüzde 5,32 ve yüzde 2,34 oranın artırması öngörülüyor.
2013 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı Eki, Resmi Gazete’nin bugünkü mükerrer sayısında yayımlandı.

-Asgari ücret ne kadar artacak?-

Asgari ücretin 2013 yılı Ocak-Temmuz aylarında yüzde 3 oranında, devredilen SSK ve devredilen Bağ-Kur emekli aylıklarının ise bir önceki 6 aylık enflasyon tahminine göre Ocak ve Temmuz aylarında sırasıyla yüzde 5,32 ve yüzde 2,34 oranın artırılması öngörüldü.

 Önümüzdeki yıl, yapılandırma kapsamında 1,8 milyar lira gelir elde edilmesi bekleniyor. Buna karşın, emekli aylıklarına ilişkin intibak düzenlemesinin 2,7 milyar lira tutarında ek yük getireceği tahmin edildi.

 2013 yılında sosyal güvenlik kuruluşlarının toplam gelirlerinin 151,5 milyar lira, toplam giderlerinin 176,3 milyar lira ve gelir-gider açığının ise 24,9 milyar lira olacağı tahmin edildi.
-Kamu yatırım politikası-

Eğitim, sağlık, teknolojik araştırma, ulaştırma, içme suyu, adalet hizmeti sektörleri ile bilgi ve iletişim teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik altyapı yatırımlarına öncelik verilecek.

 Kamu yatırımları, başta Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP), Konya Ovası Projesi (KOP), Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) kapsamındaki yatırımlar olmak üzere, bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmayı ve bölgesel gelişme potansiyelini değerlendirmeyi hedefleyen ekonomik ve sosyal altyapı projelerine yoğunlaştırılacak.

 Kamu altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesinde özel sektör katılımını artırıcı modellerin kullanımı yaygınlaştırılacak.

-Kamu gelir politikası-

Vergi düzenleme ve uygulamalarında istikrar ve öngörülebilirlik esas olacak. Temel vergi kanunlarının günümüz ihtiyaçları doğrultusunda gözden geçirilmesi çalışmalarına devam edilecek. Vergi politikaları finansman kalitesini artıracak şekilde uygulanacak.

 Başta yurtiçi tasarruf yetersizliği ve cari açık olmak üzere, büyüme ortamının sürdürülebilirliğini tehdit eden unsurlarla mücadelede vergi politikası etkin bir şekilde kullanılacak.

 Vergi uyumunun artırılması ve vergi tabanının genişletilmesine yönelik çalışmalara devam edilecek. Vergi politikalarının belirlenmesinde ve uygulanmasında, iklim değişikliğiyle mücadele edilmesine ve enerji tüketiminde tasarruf sağlanmasına yönelik öncelikler gözetilecek.

-Kamu borçlanma politikası-

Stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikaları uygulaması sürdürülecek.

 Piyasa koşulları elverdiği ölçüde, borçlanmanın ağırlı olarak TL cinsinden ve sabit faizli enstrümanlarla yapılması ile döviz kuru ve faiz oranı riski; ortalama vadenin uzatılması ve Hazine’nin güçlü rezerv tutması suretiyle likidite riski düşürülecek.

 Borç servisinin dönemler arası dengeli dağıtılmasının sağlanması ve ikincil piyasada fiyat etkinliğinin artırılması amaçlarıyla değişim ve geri alım ihaleleri yapılabilecek. Devlet iç borçlanma senetlerinin yatırımcı tabanının genişletilmesi amacıyla yeni araçların geliştirilmesine ilişkin çalışmalara devam edilecek.

 -Kamu mali yönetimi ve denetim-

Kamuda etkin bir dış denetimin sağlanması için Sayıştay’ın uygulama altyapısı güçlendirilecek.

 Kamu idarelerinin faaliyetlerinin kamu iç kontrol ve iç denetim standartlarına uyum düzeyinin artırılması sağlanacak. İç denetim birimlerinin kurumsal kapasitesi artırılacak, kamu idarelerinin teşkilat yapısındaki yeri güçlendirilecek.

 -KİT’ler ve özelleştirme-

Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) karlılık, verimlilik ve kurumsal yönetişim ilkelerine uygun olarak işletilmesi esas olacak. KİT’lerin belirli bir takvim ve strateji çerçevesinde özelleştirilmesi çalışmaları kararlılıkla sürdürülecek.

 KİT’lerin gayrimenkullerinin değerlendirilmesinde rayiç bedel esas alınacak. Atıl olmayan gayrimenkullerin devrinde; işletmenin verimliliği ve bütünlüğü gibi hususların olumsuz etkilenmemesi, tarım arazilerinin korunması ve çevre sağlığı göz önünde bulundurulacak.

 KİT’lerde nitelikli personel ihtiyacının karşılanması için gerekli tedbirler alınacak.

-Ödemeler dengesi-

Enerjide yerli ve yenilenebilir kaynakların payı artırılacak, enerji verimliliğini sağlayacak çalışmalar desteklenerek ithalata olan bağımlılık azaltılacak.

 Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) kapsamında; ihracata dönük üretimde daha etkin ve düşük maliyetli girdi tedarikine, üretim ve ihracatın ara malı ithalatına bağımlılığının azaltılmasına ve bu suretle ihracatta sürdürülebilir rekabet gücüne katkı sağlanmasına yönelik eylemlerin hayata geçirilmesine başlanacak.

 Kamu alımlarında yerli ürünlerin tercih edilmesi sağlanacak. İhracatta pazar çeşitliliğinin artırılması amacıyla belirlenen ülkelere yönelik eylem planları hazırlanacak. Serbest ticaret anlaşması imzalanan ülke sayısını artırmaya yönelik çalışmalara devam edilecek.

-Para politikası ve fiyat istikrarı-


2013 yılında para politikasının temel amacı, fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek olacak. Destekleyici bir amaç olarak finansal istikrar da gözetilmeye devam edilecek.

 Temel para politikası aracı olarak kısa vadeli faiz oranları kullanılmasının yanı sıra, zorunlu karşılık oranları ve faiz koridoru gibi birbirini tamamlayıcı nitelikteki araçlar ile Türk Lirası ve döviz cinsi likidite uygulamaları birlikte kullanılmaya devam edilecek.

 Dalgalı döviz kuru rejimi uygulanmasına bu dönemde de devam edilecek. Piyasa derinliğinin kaybolmasına bağlı olarak kurlarda sağlıksız fiyat olumlarının gözlenmesi veya aşırı oynaklık durumunda döviz alım/satım ihaleleri yapılabileceği gibi spekülatif davranışlar gözlenmesi durumunda piyasaya doğrudan müdahale edilebilecek.

 Piyasa koşullarının uygun olduğu dönemlerde, rezerv biriktirme amaçlı döviz alım ihaleleri önceden ilan edilen program dahilinde yapılmaya devam edilecek.

 -2013 büyüme hedefi yüzde 4-

Programda, ekonomik aktivitedeki yavaşlama ve olumsuz baz etkisi sonucunda büyümenin 2012 yılının ikinci yarısında da ılımlı biçimde devam etmesinin beklendiği belirtildi. Buna göre, 2012 yılında yüzde 3,2 olması beklenen GSYH artış hızı, 2013 yılında yüzde 4 olarak hedeflendi.

 Tarım sektörü katma değerinin reel olarak 2012 yılında yüzde 3,7 artacağı, 2013 yılında ise yüzde 3 oranında artış göstereceği öngörüldü. Sanayi sektörü katma değerinin, bu yıl yüzde 3,1 oranında artması beklenirken, önümüzdeki yıl sanayi sektörü katma değerinin yüzde 4 oranında artacağı öngörüldü. 2012 yılında yüzde 3,2 oranında artması beklenen hizmetler sektörü katma değerinin, önümüzdeki yıl yüzde 4,2 olarak artacağı tahmin edildi.

-İstihdam-

2013 yılında, öngörülen büyüme ve yatırım artışlarına bağlı olarak istihdamın 495 bin kişi artacağı, işsizlik oranının ise yüzde 8,9 oranında gerçekleşeceği öngörüldü.

 Öte yandan, kamu kesimi sabit sermaye yatırımlarının 2013 yılında reel olarak yüzde 5,4 artacağı, özel kesim sabit sermaye yatırımlarının ise reel olarak yüzde 7,1 oranında artış göstereceği tahmin edildi.

-Dış Ticaret-

Programa göre Türkiye’nin 2013 ihracatı 158 milyar dolar, ithalatı ise 253 milyar dolar düzeyinde gerçekleşeceği, bu çerçevede bu yıla göre ihracatın yüzde 5,7, ithalatın ise yüzde 5,6 oranında artacağı öngörüldü.

 Önümüzdeki yıl, cari işlemler açığının 60,7 milyar dolar, dış ticaretin ise 77,4 milyar dolar açık vereceği tahmin edildi.

12 Eylül 2012 Çarşamba

Edevlet Sayfasına Giriş

Edevlet sayfasına girişi öyle bir karışık yapmışlar ki şifremizi nereye yazacağız nerde bu giriş sayfası gerçekten bulamayınca insanı sinir ediyor her seferinde ara ara bisürü zaman kaybına yol açıyor onun için sizlere sayfanın kısa yolunu vermek istedim.
Edevlet şifre sayfamız buraya gerekli bilğileri yazarak Edevlet hizmetlerinden yararlanabilirsiniz :
https://giris.turkiye.gov.tr/Giris3/sifreGiris?actionName=sifreGiris

Birde bu tarz kişisel bilğilerinizi isteyen sayfalara girdiğinizde güvenlik için her zaman sayfanın şifreli yani https yani http secure olmasına dikkat edin http değil https olmalı.

24 Haziran 2012 Pazar